Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, katılım gösterdiği bir programda oldukça büyük açıklamalarda bulundu. Tarım noktasında yaşanan problemlere ve tarım sektörüyle alakalı bahsi geçem konulara birer birer değinen Kirişci, programda tüm detayları her konuyu açıkladı. Türkiye’nin ithalatta ve ihracatta hangi bölümde yer aldığına dair açıklamalarda bulunan Kirişci, konuya dair çok kapsamlı söylemleri gerçekleştirdi. İşte Kirişci’nin katılım gösterdiği programda konuşulan o çarpıcı başlıklar ve söylemler…
Kirişci’den çarpıcı sözler!
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, katılım gösterdiği programda pek çok konuya değinirken, merak edilen konulara karşın oldukça farklı açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin artan nüfusu ve ülkeye gelen turist sayısı dolayısıyla ihracat rakamlarında yaşanan kritik problemlere dair ciddi açıklamalarda bulunan Kirişci, ihracat bu ülkenin üreticisi tarafından yapıldığını dile getirirken “Hani ‘bu ülkede bir şey üretilmiyor veya bu ülke üretmiyor, her şeyi ithal ediyor’ yaygaraları asılsız ve mesnetsiz. Evet, buğday ithal ediyoruz ama bu buğdayı ithal eden, Ülker gibi bisküvi üretmek üzere ithal ediyoruz ya da bulgur, un, makarna üretip bunu ihraç etmek için ediyoruz. Dahilde işleme adı altında dışarıdan ithal etmelerine izin verdiğimiz firmalarımızın yaptıkları ithalatlar… 2021 yılında dahilde işleme adı altında ithal ettiğimize karşı yaptığımız ihracatın fazlalığı nedeniyle 800 milyon dolarlık ilave bir katkı ülkemizde kaldı.” şeklinde konuştu. Türkiye’nin üretimde iyi bir yerde olduğunu ancak artan nüfus artışları dolayısıyla çok daha fazla üretmesi gerektiğini dile getiren Kirişci,
“Kısa zamanda sizinle paylaşacağımız bir konu daha var. Şu anda mevzuat çalışmaları son aşamaya gelen bir konu daha bulunuyor. Bir üretim faaliyetini üretici, bizim ilgili teşkilatlarımıza bildirmek durumunda. Arsanız var, arsanızın üzerine ne olursa olsun bir bina inşa etmek istediğinizde 40 yerden izin alıyorsunuz ama aynı arsaya ağaç diktiniz, buğday ektiniz, arpa, yulaf yetiştirdiniz, Tarım İl Müdürlüğü’ne, ilçe müdürlüklerimize sorma mecburiyetiniz yok. Şimdi birinin bir faaliyette bulunup bildirmediği, diğerinin de bu üretim faaliyetinden haberdar olmadığı bir uygulamada siz neyi yöneteceksiniz? Dolayısıyla bunu da bir mevzuat açısından zorunluluk haline getiriyoruz. Ne üreteceğini, ne kadar üreteceğini, nerede üreteceğini bana bildirmekle mükellefsin’ diyeceğiz. Üçüncü olarak da mirasçılar arasındaki uyuşmazlık ya da kırsaldan kente göç nedeniyle ekim alanlarının boş kalmasına izin vermeyeceğiz. Kullanım hakkıyla mülkiyet hakkını birbirinden ayıracağız. Ola ki belki bir mazereti nedeniyle bir yıl o tarla, o bağ, bahçe boş kalmış olabilir ama bunun ikinci, üçüncü yıldan itibaren boş kalmasına izin vermeyeceğiz. Bir rayiç kira bedeli üzerinden o vatandaşlarımızı da mağdur etmeden, onun yanı başında üretim faaliyetinde bulunduğu halde ölçeğe yetersiz olan vatandaşımıza da ‘burayı ekip biçin’ diyeceğiz. Böylelikle atıl olan alanlarımızın üretime kazandırılmasını sağlamış olacağız.” şeklinde konuştu.
“Sözleşmeli üretimi cazip hale getirme arzusundayız”
Üretim noktasında ilk adım olarak sözleşmeli üretime değinen Kirişci, sözleşmeli üretimin tarımda önemli bire sahip olduğunu vurgulayarak “Türkiye’de sözleşmeli üretimin en yaygın bilinen şekli şeker pancarı üretiminde. Bakanlık olarak göreve geldiğim günden itibaren daha önce taslak olarak duran çalışmayı yeniden gözden geçirip inşallah kısa sürede ülkemizin gerek bitkisel üretim gerekse de hayvansal üretim faaliyetlerinde sözleşmeli üretimi bir mevzuata kavuşturacağız. Burada ne olacak? Genellikle ki şeker pancarı üretimindeki sözleşmeli üretim uygulaması şu ana kadarki en başarılı uygulama ama biz bunu biraz daha ileriye taşımak istiyoruz, biraz daha ileriye götürmek istiyoruz. Burada da tarafların hukuklarını, hem üretici tarafın hem de bu üreticinin ürettiklerine talip olan tarafın hukuklarını herhangi bir zarar görmemelerini, biz hukuk devletinin gereği olarak sağlamakla mükellefiz. Burada birtakım destekleri, bu tür sözleşmeli üretim yapanlara bir miktar daha yüksek tutup bu sözleşmeli üretimi cazip hale getirme arzusundayız. Biz millet olarak mutlu olmayacak mıyız? Elbette mutlu olacağız. Çünkü bizim tarım topraklarımız bizim üretimimizin çok çok fazlasını karşılayabilecek kadar büyük değil. Yani biz bir Güney Amerika ülkesi değiliz, biz kendi ürettikleriyle kendi nüfusunu ancak ihtiyaçlarını karşılayabilecek bitkisel üretim, hayvansal üretim potansiyeline sahip bir ülkeyiz” şeklinde konuştu.
Kaynak: https://www.tarimorman.gov.tr/