Sübhaneke duası belki de çocukluğumuzda ilk öğrendiğimiz ve kısa olması dolayısıyla kısa sürede ezberlediğimiz duadır. Bu durumun yanı sıra sübhaneke duası namazda en sık okunan duaların da başında gelmektedir. Beş vakit namaz kılan insanların kesinlikle ezberlemesi gereken sübhaneke duası, diğer dualar gibi müslüman aleminde oldukça önemli bir yeri vardır. Namazların yanı sıra kılınmasıyla diğer namazlardan farklı olan cenaze namazında da sübhaneke duası okunmaktadır. Sübhaneke duasının Arapça ve Türkçe okunuşuyla, yazılışı ve anlamını sizler için derledik. Mübarek Ramazan ayında eller semaya çevrildiği şu günlerde, sübhaneke duasının okunması da oldukça faziletlidir.
Sübhaneke duası ne zaman okunur?
Farz olan 5 vakit namazı kılarken, tekbir sonrasında okunan ilk dua sübhaneke duasıdır. Sübhaneke duası aynı zamanda kılınış itibarıyla farklı olan cenaze namazında da hoca eşliğinde okunmaktadır. Aynı zamanda sübhaneke duası çocuk yaşlardan öğrenilen ilk dualara arasında yer almaktadır. Ramazan ayına girdiğimiz günden itibaren oruç ibadetinin yanı sıra Allah’a yönelen insanların huşu içerisinde bu ayı geçirme vesileleriyle birçok duanın anlamı merak edilirken sübhaneke duasının da anlamı ve sübhaneke duasında ne anlatılmak istendiği merak edilmekteydi. İşte sübhaneke duasının Türkçe ve Arapça okunuşu ile yazılışı ve sübhaneke duasının Türkçe meali…
Sübhaneke duasının Arapça yazılışı ve okunuşu
سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ وَتَعَالٰى جَدُّكَ (وَجَلَّ ثَنَآئُكَ) وَلاَ اِلٰهَ غَيْرُكَ
Sübhaneke duasının Türkçe yazılışı ve okunuşu
Bismillahirrahmanirrahîm
Sübhânekellâhümme ve bi hamdik
ve tebârakesmük
ve teâlâ ceddük
(vecelle senâük)*
ve lâ ilâhe ğayrük.
Sübhaneke duasının anlamı
Rahman ve Rahim olan Allah’ın (c.c) adıyla
Allah’ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın.
Seni daima böyle tenzih eder ve överim.
Senin adın mübarektir.
Varlığın her şeyden üstündür.
Senden başka ilah yoktur.
Namazın Sünnet ve adabı nedir?
Sünnet, Hz. Peygamber’in devamlı olarak yaptığı ve bir mazeret olmak-sızın terketmediği veya mazeretsiz nâdiren terkettiği şeydir. Namazda Sübhâneke duasını okumak, eûzü çekmek bu mânada sünnettir. Sünnetin yapılmasına sevap olmakla birlikte terkedilmesine ceza (ikab) yoktur; sadece kınama ve sitem (itâb) vardır. Namazın sünnetleri, namazın vâciplerini ta- mamlar, onlardaki kusurları telâfiye ve fazla sevaba vesile olur. Sünnetlere riayet etmek ve devam etmek Hz. Peygamber’e muhabbetin bir nişanesi sayılır. Bununla birlikte sünnetin terkedilmesi ne farzın terkedilmesi gibi namazın bozulmasını (fesad) ve yeniden kılınmasını, ne vâcibin kasten terkedilmesi gibi tahrîmen mekruhluğu, ne de vâcibin sehven terkedilmesi gibi sehiv secdesi yapmayı gerektirir. Fakat sünnetlerin kasten terkedilmesi “isâet” (yanlış ve kötü davranma) olur. İsâet, Hanefîler’in tanımlamasına göre tenzîhen mekruhun üstünde, tahrimen mekruhun altında yer alır. Hz. Pey-gamber’in devamlı olarak yapmayıp, yapılmasına teşvikte bulunduğu şey-lere ise Hanefîler, mendup=müstehap adını vermişlerdir. Buna göre meselâ sabah namazının farzından önce iki rek‘at namaz kılmak sünnet, ikindi ve yatsıdan önceki dört rek‘at ise müstehap sayılmaktadır. Edep (çoğulu âdâb) ise, Hz. Peygamber’in devamlı olmaksızın birkaç kere yaptığı şeylerdir. Rükû ve secdede üçten fazla tesbih yapmak (yani rükûda üçten fazla “sübhâne rabbiye’l-azîm” demek) böyledir. Hanefî kitapla-rında edep tabiri, mendub=müstehap anlamında da kullanılır. Âdâb sayılan şeyleri terketmek, her ne kadar isâet sayılmaz ve kınamayı gerektirmez ise de bunlara riayet edilmesi daha faziletlidir (efdal). Esasen namazın âdâbı, yüce yaratıcının huzurunda durulduğunun farkında olunarak, zâhiren mü-tevazi bir halde bulunmaktır.
Buna göre Hanefîler’de namazın farz ve vâcipleri dışında yapılması uy-gun görülen şeyler kuvvetliden zayıfa doğru şöyle bir sıralama takip et-mektedir: Sünnet, mendup=müstehap, âdâb.Diğer mezheplerde ise mendup, bir bağlayıcılık ve gereklilik söz konusuolmaksızın yapılması istenen şey şeklinde tanımlanmaktadır. Mendubunyapılmasına sevap olmakla birlikte terkedilmesine ceza yoktur. Fakatmendubu terkeden kişi, kınama ve sitemi hak eder.Buna göre, cumhurun mendup tanımı Hanefîler’in sünnet tanımı ve an-layışlarıyla örtüşmektedir. Esas itibariyle namazın farz ve vâciplerindenolmayan, dolayısıyla eksikliği namazın aslına zarar vermeyen, bununlabirlikte yerine getirilmesi hem Hz. Peygamber’in uygulamasına uyma hemde namazın şekil ve içeriğini tamamlama anlamına gelen şeylerin genelanlamda mendup olarak değerlendirilmesi, namazın sünnet, müstehap veâdâbının bu başlık altında düşünülmesi mümkündür. Bu bakımdan aşağıdanamazın sünnetleri ve âdâbı olarak sayılan şeyler genel olarak namazınmenduplarıdır.A) SÜNNETLERİNamazın sünnet ve âdâbının çoğu, namaz fiillerinin belli bir düzen veintizam içinde yapılmasını ve yapılan fiillerin şeklen güzel görünmesinisağlamaya yöneliktir. Namazın sünnetleri şunlardır:
- İftitah tekbirini alırken ellerin yukarı kaldırılması ve bu esnada ellerinaçık ve parmakların normal halleri üzere bulunması ve içlerinin kıbleye yö-nelik tutulması. Erkekler ellerini kulaklarına, kadınlar göğüsleri hizasınakadar kaldırırlar. Bu hüküm kunut tekbiri ve bayram namazının ilâve tek-birleri için de geçerlidir. Ayrıca, imama uyan kişi(muktedî)iftitah tekbirini,imamın iftitahından çok sonraya bırakmamalıdır.
- İftitah tekbirinin hemen ardından el bağlamak(itimat). Bunda önceelleri salıverip(irsâl)sonra bağlamak yoktur. Erkekler göbek altından vekadınlar göğüs üstünden el bağlarlar. Sağ el sol elin üzerine konulur. Er-kekler sağ elin serçe ve baş parmaklarını sol bileğin iki tarafından halkayaparlar. Kadınlar halka yapmayıp, sağ ellerini düz bir şekilde sol elleri üze-rine koyarlar.
- Kıyamda iken ayakların arasını dört parmak kadar açık bulundurmak.Namaza başlarken ve ara tekbirlerinde ellerin kaldırılması, hizası, kıyam ve rükûda iki ayak arasındaki mesafe gibi konularda mezheplere göre farklıuygulamalar vardır.
- Sübhâneke okumak, namaza Allah’ı bu şekilde överek, senâ ederekbaşlamak sünnettir. Bu bakımdan Sübhâneke birinci rek‘atta iftitah tekbirin-den(tahrîme)hemen sonra okunur.
- Tek başına namaz kılan için sadece ilk rek‘atta ve Sübhâneke’densonraEûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîmdemek(teavvüz). Cemaatlenamaz kılma durumunda sadece imam “eûzü…” çeker, imama uyan kişilerSübhâneke’den sonra bir şey okumazlar.
- Tek başına namaz kılan kişinin ve cemaatle namaz durumunda ima-mın, her rek‘atın başında Fâtiha’dan önce besmele çekmesi. İmama uyankişilerin besmele okuması gerekmez.
- Sübhâneke’yi ve eûzü besmeleyi gizli okumak, Fâtiha’nın sonunda”âmin” demek. Fâtiha’yı okuyan da işiten de âmin der.
- Tek başına namaz kılarken Fâtiha’nın arkasından okuyacağı sûrenin,sabah ve öğle namazlarında uzun sûrelerden, ikindi ve yatsı namazlarındaorta uzunluktaki sûrelerden ve akşam namazında kısa sûrelerden seçilmesi.Cemaatle namaz durumunda, imam cemaatı soğutmamak durumunda ol-duğu için, bulunduğu yere ve cemaatin durumuna göre sûre seçer. Uzunsûreler,tıvâl-i mufassalolarak anılır. Hucurât sûresi ile Bürûc sûresi ara-sındaki sûreler bu grupta yer alır. Orta uzunluktaki sûrelere deevsât-ımufassaldenir. Bürûc sûresi ile Beyyine sûresi arasındaki sûreler bu gruptayer alır. Kısa sûreler ise,kısâr-ı mufassaldiye anılır. Bunlar Beyyine sûre-sinden Nâs sûresine kadar olan sûrelerdir.
- Rükûa varırken tekbir almak, yani Allahüekber demek.
- Rükûda üç kere “Sübhâne rabbiye’l-azîm” demek.
- Rükûdan doğrulurken “Semiallahü limen hamideh” demek(tesmî‘).Bunu imam ve tek başına namaz kılan söyler; imama uyan kişi söylemez.
- “Semiallahü limen hamideh” dedikten sonra, “Rabbenâ leke’l-hamd”veya “Allahümme rabbenâ leke’l-hamd” demek(tahmîd). Bunu tek başınanamaz kılan ve imama uyanlar söyler. İmam da söyleyebilir(Ebû Hanîfe’yegöre imam söylemez).
- Tek başına namaz kılan kişi, tesmî‘ ve tahmîdi gizli yapar. İmam isetesmîi sesli söyler. Tahmîd her durumda sessiz okunur. Ancak kalabalık cemaatte imamın sesi arkalardan duyulmuyorsa ortalardan bir kişi, imamıntekbirlerini yüksek sesle tekrarladığı gibi tahmîdi de yüksek sesle okur.
- Erkeklerin, rükû durumunda dizlerini dik ve arkalarını düz tutmaları,dizlerini elleriyle kavramaları, dizlerini tutarken ellerini açık bulundurmaları.Kadınlar ise ellerini dizleri üzerine koyarlar, dizlerini tutmaz ve parmaklarınıayrık bulundurmazlar. Dizlerini bükük ve arkalarını meyilli bulundururlar.
- Rükûda başını aşağı, yukarı eğmeyip doğru tutmak.
- Rükûdan doğrulup dik durmak(kavme). Bunun ta‘dîl-i erkânın birparçası olma ihtimaline binaen vâcip olduğu da söylenmektedir.
- Rükûdan doğruluşta(rükû kavmesinde), bayram tekbirlerinin ara-sında elleri yana salıvermek(irsâl).
- Secdeye varırken yere önce dizlerini, sonra ellerini, daha sonra yü-zünü koymak ve secdeden kalkarken, secdeye varış sırasının tersini yap-mak; secdeye varırken ve secdeden kalkarken “Allahüekber” demek.
- İki secde arasında celse yapmak, yani kısa bir ara oturuşu yapmak.Bunun ta‘dîl-i erkânın bir parçası olma ihtimaline binaen vâcip olduğu dasöylenmektedir.
- Secdelerde başını iki eli arasında yere koyup ellerini yüzünden uzaktutmamak ve parmaklar bitişik ve el ayası yere yapışık olmak.
- Secdelerde üçer defa “Sübhâne rabbiye’l-a‘lâ” demek.
- Erkeklerin, secdede iken karnı uyluklardan, dirsekleri yanlarındanve kolları yerden uzak tutması. Kadınlar ise, secdede alçalıp kollarını yanla-rına bitiştirir ve karnı uyluklarına yapıştırırlar.
- Secde arası oturuşta(celse)ellerini uylukları üzerine koymak.
- Gerek celsede gerek ka‘dede, erkekler sol ayaklarını yere yayıp üze-rine oturur ve sağ ayaklarını parmaklar kıbleye gelecek şekilde dikerler.Kadınlar ise ayaklarını sağ yanlarına yatık bir şekilde çıkarıp, öyle otururlar(teverrük).
- Tahiyyât’ın teşehhüdünde “lâ ilâhe” derken sağ elinin şahadet par-mağını yukarı kaldırıp “illallâh” derken indirmek.
- Tahiyyât’ı gizli okumak.
- Rek‘atı ikiden ziyade olan farzların ilk iki rek‘atının dışında Fâtihaokumak.
- Son oturuşta, Tahiyyât’tan sonra salavat okumak. Bu, namazınmüekked sünnetlerindendir.
- Salavattan sonra dua etmek.
- Selâm verirken başı önce sağa sonra sola çevirmek ve her iki tarafaselâm verirken “es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh” demek. İmam, selâmverirken hafaza melekleri ile cemaate; imama uyan kimseler cemaate veimama; tek başına namaz kılan kimse ise meleklere selâm vermeye niyeteder. İmam sola selâm verirken sesini biraz alçaltır. İmama uyanların se-lâmı, fâsılasız olarak imamın selâmının hemen ardından olmalıdır. Ayrıcabirinci rek‘attan sonra imama yetişen muktedînin(mesbûk), imamın ikinciselâmını beklemesi de sünnettir.
Kaynak: https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR