Buğday, arpa, çavdar gibi besin gruplarında bulunan bir protein olan glüten, vücuda zarar veren bir besin türüdür. Alerjik reaksiyona sahip kişilerde son derece zararlı olabilmektedir. Dr. Ayşegül Çoruhlu, glütenin zararlarını anlattı.

Glüten içeren besinler

  • Ekmek
  • Tüm unlu mamuller
  • Makarna
  • İrmik
  • Malt içeren içecekler
  • Patates kızartması
  • Cips
  • Sosis
  • Salam
  • Soslu kuru yemişler
  • Soya sosu
  • Kek
  • Pasta
  • Kahvaltılık gevrek
  • Sirke
  • Sakız
  • Müsli bar
  • Karışım baharatlar
  • Şehriye, erişte

Dr. Ayşegül Çoruhlu, glütenin ne olduğundan neden zararlı kabul edildiğine dair açıklamalar yaptı

Dr. Ayşegül Çoruhlu, glüten ile ilgili sözlerine “En çok glüten evet buğdayda ancak arpa, yulaf ve çavdarda da glüten var. Dolayısıyla siz eğer glütensiz besleniyorum diyorsanız bunları da yememeniz lazım. Bütün unlular, pastalar, ekmeklerde buğday vardır. Yulaf da sabahları Amerikan tarzı ettiğimiz kahvaltıların içinde var. Yulaf iyidir deniyor ama glütenden kaçmak istiyorsanız yulaf da marifetli sayılmıyor.” diye başladı.

“Glütenle ilgili, vücudu dürten madde olmasından başka bir şeyi aklımızda tutmamıza gerek yok. Vücudu dürten madde ne demektir? Vücut bir şeye karşı reaksiyon verirken hangi sistem devreye giriyordu? İmmün sistem. Bağışıklık olarak bildiğimiz, vücudu iyiyle kötüden ayıran sistem. Bu sistemin derdi, yabancı ve zararlı algıladığı şeylerdir. Bunlar bakteri olur, virüs olur. Bunlar immün sistemin dışarıdakilerle savaşıdır. İçinde glüten olan yiyecekler de yabancı olarak vücuda geliyorlar. Peki, bunlar yabancıyken niye zararlı oluyorlar? Bu unlaşan şeyleri üretirken, yetiştirirken, onlardan ürün yaparken daha raf ömrü uzasın diye yapılan bazı eklemeler var. Yani bu ürünlerde başta çok az varken sonrasında yapılan eklemelerle yabancı ve zararlı sınıfına giriyor. Peki bu sistem bunların eklendiğini nereden anlıyor? Bir şeyin vücutta zararlı kabul edilmesi için, o şeyin vücutta antijen olarak algılanması lazım.”

“Bir molekülün bir kısmını immün sistemin kendisine zararlı olarak görmesinin yani o glütenin zararının antijenliğinden kaynaklandığını belirten Çoruhlu, sonuç olarak glüten, herkeste değilse de toplumun büyük bir kısmında immün sistemin algısına antijen gibi geliyor. Elma geldi yabancı ama antijen içermiyor. Ancak bu gıdalardan biri geldiğinde zararlı algılanıyor. Virüs geldi antijenik, zararlı. Yani glütenli ürün yediğimde parmaklar şişiyorsa, hazımsızlık oluyorsa sistem onu yabancı ve zararlı olarak algılıyor.

İLGİLİ MAKALE  Meseleleri en pratik şekilde çözmenin sırrı. Dr. Ayşegül Çoruhlu açıkladı

“Bunlar ilk basamakta olan şeyler. Glütenin zararı bu sistem tarafından yabancı algılanmasıyla bitmiyor. Biz genel olarak tiroidiniz varsa glüten yemeyin, inflamasyonunuz varsa glüten yemeyin diye konuşuyoruz. Bağırsak dışında vücudun içinde genel olarak bir şeyler de oluyor. İmmün sistem bu savaşı kazandığında antikorlar olur. Bağışık olma halidir bu. Hastalık geçtiğinde ona karşı antikorlar geliştirilir. Böylece immün sistem onu tanımıştır ve bir daha geldiğinde daha iyi savaşabilir. Yani glüten alındı, vücut onu antijenik olarak algıladı, savaşın sonunda da antikor üretti. Glüteni nerede görse tanıyacak. Ancak glüten bazen troide yerleşebiliyor moleküler olarak ona benzediği için. Glütenle ilgili sorun bağırsaktan sonra içeride gezer.”

Ayşegül Çoruhlu, “Glüteni vücuda aldığınız bu işin bittiği anlamına gelmez. Siz böyle düşünürken bu antikorlar kendisine çok benzeyen bir yerde öbeklenebiliyorlar. Bu sefer o da immün hastalık olmuş oluyor. Yani bu besinleri arka arkaya yedikçe antikorlar da artıyor ve bizdeki masum olan şeyi de bir hastalığa döndürüyor. Özetle glüten bu yüzden dert.” dedi.

Ayşegül Çoruhlu’nun glüteni anlattığı videoya buradan ulaşabilirsiniz: