Değişim; bir maddeyi, nesneyi ve ya anlık durumu sadece azaltmak ve ya çoğaltmak mıdır sizce? Sadece basit bir tanımdan mı ibarettir? Değişimin bir sürü tanımı vardır elbet ama hepsine baktığımızda cansız ve salt bir tanımdan öteye gidememektedir. Günümüzde gerek iş hayatında gerekse ilişki durumlarında ve kişilik gelişiminde sıklıkla kullandığımız bir kelimedir. Ancak ne yazık ki gerçek manasıyla bir değişimden söz etmemiz epey zordur. Günlük koşuşturmacalar, biriken işler, halledilmesi gereken dosyalar derken kişi gerçek değişimi değil de ona dayatılan değişime teslim olmaktadır. İşi için geçmişini değiştiren, kendine değil de başkalarına yatırım yapan ve bu koşuşturmaca kıskacında ömrünü tüketen bir insan profili oluşmaktadır.
Belki de hayatınızda yapmanız gereken sağlam değişimler varıdır. Mesela;
- Bir bölüm dizi yerine daha fazla uyumak,
- Yoğun iş temposunda kendinize ve ailenize vakit ayırmak,
- Gerçek dışı moral bozan hesaplar yerine değer ve anlam katan hesaplar yapmak,
- Enerji tüketimine neden olan tek taraflı ilişkiler yerine destek ve akıl veren ilişkiler,
- Söylenmek yerine şükretmek,
- Suçlamak yerine sorumluluk almak,
- Aşırı düşünmek yerine sakinleşip doğru kararlar vermek,
- Eşyalara yatırım yapmak yerine kendine yatırım yapmak…
Değişimi sadece nesnelere, materyallere ve bilinci olmayan şeylere yüklememek gerekir. Değişimi hayat felsefesi haline getirmek oldukça önemlidir. Çünkü günümüz dünyasında gelişen teknoloji ve insani ilişkiler o kadar hızlı değişiyor ki bu değişimlere açık olmak ve takip etmek gerekir. Bunun aksi maalesef günümüzde hiç affedilmeyecek derecede ağır bedellerle karşımıza çıkabilir. Şöyle bir örnek verebiliriz. Bundan yaklaşık 10 ile 15 yıl önce ortaya çıkan ve dünyaya hızlı bir şekilde yayılan Nokia telefonunu herkes duymuştur. Sizler kullanmadıysanız bile ebeveynleriniz mutlaka kullanmıştır. Bu büyük telefon markası ortaya çıktığında rekabet edebileceği başka bir telefon markası olmadığı için olduğu yerde durdu ve kendini sürekli olarak geliştirmek yerine hep olduğu yerde durdu. Zamanla rakipleri çoğaldı ve şu anda unutulmaya yüz tutmuş vaziyettedir. İnsanda bunun gibidir. Olduğu yerde saymaya çalıştığı sürece diğer insanların gölgesinden çıkamaz ve kendini gerçekleştiremez. Değişim hiç kuşkusuz zaruri ve doğal bir sıra izlemektedir. Bundan 100 yıl önceki bakış açısı ile şu an ki bakış açısı tamamen değişmiş durumdadır. Üstelik değişimin oluşması için uzun yıllara gerek yok. Bundan 1 yıl önce giydiğiniz kıyafetler, yediğiniz yemekler, çok değer verdiğiniz eşyalar sürekli değişmekte ve yerlerini başkaları doldurmaktadır. Geçmişe takılı kalıp olanları inkar etmek yerine bunun bilincinde olup kendimizi her alanda geliştirmemiz gerekiyor.
İnsan sürekli kendini değiştirmeli ve kabuğundan çıkmalı, geniş bir dünya bakışına sahip olmalıdır. Herkesin batığı gibi değil de farklı yollardan bakmak, anlamak ve algılamak kişilik gelişimini de geliştirmektedir. Kişi bu tür değişimleri kendi iç dünyasında yaptığı sürece ideal bir hayat yaşar. Bunun aksi durumunda başkalarının dediklerini yaparken ömrünü tüketir. Bütün bunların farkına varıp öncelikle zihinde bir değişim yapmak lazım. Çünkü değişim zihinde başlar…
Çok güzel bir içerik olmuş. Kalemine sağlık 🙂