Bizi mutlu ettiğini düşündüğümüz, karşı koyamadığımız şeker hakkında bilmediğiniz çok şey olabilir. Üzüldüğümüzde, sevindiğimizde, yorgun ya da aç olduğumuzda canımız tatlı çekiyor ve pastane vitrinlerine gözümüz takılmadan geçemiyoruz. Peki, şekerin beynimiz için hem bir gereklilik hem de büyük bir düşman olduğunu ve bu karmaşık ilişkinin boyutları hakkındaki gerçekleri biliyor muyuz?

Bir şeker formu olan glikoz, vücuttaki her hücre için birincil enerji kaynağıdır. Beyin sinir hücreleri veya nöronlar açısından çok zengin olduğu için, vücuttaki tüm şeker enerjisinin yarısını kullanan en enerji gerektiren organdır.

Şeker tüketimi hayatımızı ele geçirdi

Yapılan bir araştırma, son derece ilginç olan şu sonuçları ortaya çıkarmış: 6 çay kaşığı şeker yaklaşık 25 gram ancak ABD verilerine göre günde bir kişi ortalama olarak 17 çay kaşığı yani 71 gram şeker tüketiyor. Bundan yaklaşık 100 yıl önce kişi başı 10 gramın altında şeker tüketiliyordu. Aradan geçen 100 yılda şeker tüketimi bir canavar gibi büyüyüp hayatımızı ele geçirdi. Ancak bu kadar fazla şeker tüketiminin hem vücudumuza hem de beynimize birçok zararı var.

Bununla birlikte, çoğu insan yetişkinler için önerilen günlük şeker miktarından çok daha fazlasını tüketiyor. Pek çok yetişkin, genellikle yüksek oranda şeker içeren işlenmiş ve paketlenmiş gıdaların rahatlığını tercih ediyor. Şeker oranı yüksek gıdaların tüketimini sınırlamanın en iyi yolu, gerçek gıdalardan oluşan doğal bir beslenme yöntemi geliştirmek olmalı. Beyin, hücresel aktiviteleri beslemek için glikoz formundaki enerjiyi kullanır. Bununla birlikte, yüksek şekerli bir beslenme biçimi beyinde aşırı glikoz oluşmasına neden olabilir ve araştırmalar aşırı glikoz tüketimini hafıza ve bilişsel eksikliklerle ilişkilendirmiştir.

Şeker bağımlılığı

Şekerin beyne zararlı olmasının bir başka nedeni de şeker bağımlılığına neden olabilecek belirli nörotransmitterleri etkilemesidir. Dopamin beyindeki bir nörotransmiterdir ve kontrol ettiği bazı süreçler şunlardır: ruh hali, davranış, öğrenme ve hafıza. Uyuşturucu bağımlılığı ve Parkinson hastalığı, bozulmuş dopamin seviyeleri ile ilişkili bazı durumlara örnektir. Beyin yüksek şeker seviyelerine alıştıkça şeker de dopamin seviyelerini bozabilir. Aslında, hem gen aktarımı hem de dopamin reseptörlerinin mevcudiyeti, beynin belirli bölgelerinde uzun bir süre boyunca çok fazla şeker tüketmekten değiştirilebilir. Şekerin dopamin ve dopamin reseptörleri üzerindeki etkisi bağımlılık yapar ve bu nedenle şekeri beslenmemizden ve hayatımızdan çıkarmak zorlaşır.

İLGİLİ MAKALE  Şeker dost mu düşman mı? Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu uyardı

Şeker sadece beyin sağlığına zararlı değildir, aynı zamanda vücudun genel sağlığına da zararlıdır. Çok fazla şeker diş çürümesine ve çürüklere yol açarak ağız sağlığı sorunlarına yol açabilir. Ayrıca aşırı şeker kilo alımına neden olabilir ve Tip 2 Diyabet geliştirme riskini artırır. İnsülin vücutta şekeri metabolize etmeye yardımcı olan bir hormondur, ancak vücutta çok fazla şeker varsa o zaman insülin direnci oluşabilir. Sonunda, insülin direnci Tip 2 Diyabete yol açabilir.

Aşırı şeker tüketimi beyin sağlığına zararlıdır ve hafıza eksikliklerine, şeker bağımlılığına ve sağlıkta genel bir bozulmaya neden olabilir. Beyninizi sağlıklı tutmak için şekeri ölçülü ve önerilen yönergeler dahilinde tüketin. Sağlığınızı etkileyen çok fazla şekerden endişe ediyorsanız, doktorunuzla veya bir tıp uzmanıyla konuşun.

Ani bastıran yorgunluklar, aşırı kilo alımı, unutkanlık, baş ağrısı, depresyon gibi belirtiler baş gösteriyorsa şeker beyninizi istila etmeye başlamış demektir. O yüzden onun tatlı ve renkli oluşuna kanmamak gerekir. Biliyoruz şeker her ne kadar dost gibi görünse de aslında beynimizi tehdit eden sinsi bir düşmandır ve bu düşmanla savaşmanın en iyi yolu, güçlü bir irade ortaya koymaktır.