1238 – 1320 yılları arasında yaşamış olan Yunus Emre, ünlü Türk halk Şairlerimizden biridir. Anadolu’da Türk halk şiirinin gelişiminde büyük katkılar veren Yunus Emre, çevresi tarafından sevilen ve saylan bir insandı. Türk tarihinin en önemli ozanlarından biri olan Yunus Emre, kendisinden sonra gelen birçok ismin rol modeli olmuş bir şairdir. Destansı hayat hikayeleri ve eşsiz eserleri ile birlikte Yunus Emre, hala günümüzde severek okunmaya devam ediliyor.

Taptuk Emre dergahında tasavvufi eğitimi alan Yunus Emre, Anadolu’nun birçok yerinde yaşamıştır. Eskişehir, Ankara ve Sivas yörelerinde hayatını sürdüren Yunus Emre, yalın bir edebiyat dili kullanarak eserlerini noktalamıştır. Güçlü üslubu ve etkili deyişleri ile millete ders niteliğinde eserler çıkartan Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli’nin yönlendirmesi ile birlikte asıl olgunluğuna erişmiştir.

Yunus Emre’nin eserleri

Bana Seni Gerek Seni

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Aşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni

Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene Ver anları
Bana seni gerek seni

Yunus’dürür benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni

Behey Kardaş

Be hey kardaş hakk’ı bulammı dersin,
Hakk’a yarar amel işlemeyince
Tarikat sırrına eremmi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.

Özenirsen gardaş, tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynarmı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.

Değme kişi gönül evin düzemez
Hakk’ın taktirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.

Aşkım galip geldi yüreğim harlar
Aşık olan ar-ı namusu neyler
Behey yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyim mi söylemeyince.

Ben Bir Aceb İle Geldim

Ben bir aceb ile geldim
Kimse halim bilmez benim
Ben söylerim ben dinlerim
Kimse dilim bilmez benim

Benim dilim kuş dilidir
Benim ilim dost ilidir
Ben bülbülüm dost gülümdür
Bilin gülüm solmaz benim

Ol dost bana gelsin demiş
Sundum kadeh alsın demiş
Aldım kadeh içtim şarap
Ayruk gönlüm ölmez benim

Ne durum var ne durağım
Hiç yerde yoktur kararım
Hakk’a münacat etmeğe
Belli yerim olmaz benim

Sor durduğum yeri bana
Gelirsen gösterem sana
Bir zerrece Hak’tan ayrı
Gözüm nesne görmez benim

Tur dağında bir tecelli
Gör Musa’ya neler kıldı
Yunus eydür Hak katında
Sözüm geri kalmaz benim

Ben Derd İle Ah Ederim

Ben derd ile ah ederim derdim bana derman imiş
İster idim hasret ile dost yanımda pinhan imiş

Kanda idim fikr ederim göğe bakıp şükrederim
Dost benim gönlüm evinde tenim içinde can imiş

Sanırdım kendim ayrıyım dost gayrıdır ben gayrıyım
Beni bu hayale salan bu sıfatı insan imiş

İnsan sıfatı kendi Hak insadadır Hak doğru bak
Bu insanın sıfatına cümle alem hayran imiş

Her kim ol insanı bile hayvan ise insan ola
Cümle yaradılmış kula insan dolu sultan imiş

Tehvid imiş cümle alem tehvidi bilendir Adem
Bu tevhidi inkar eden öz canına düşman imiş

İnsan olan buldu Hakk’ı meclis onun oldur saki
Hemen bu bi-çare Yunus aşk ile aşına imiş

Ben Dervişim Diyene Bir Ün Edesim Gelir

Ben dervişim diyene, bir ün edesim gelir
Seğirdüben sesine, varıp yetesim gelir

Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir

Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür
Varuben ol gölgede, biraz yatasım gelir

Oda gölgedir deyu, ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun, biraz yanasım gelir

Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam, biraz uçasım gelir

Andan Cennete varam, Cennette huriler görem
Huri gılmanı, bir bir koşasım gelir

Derviş Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir

Ben Yürürüm Yana Yana

Ben yürürm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akîlem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akarsularım çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluban yürürüm
O yâri düşte görürüm
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus bîçâreyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost ilinden âvâreyim
Gel gör beni aşk neyledi

Benden İçeri (Severim Ben Seni)

Severim ben seni candan içeri
Yolum vardır bu erkandan içeri

Beni bende demem bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri

Nereye bakar isem dopdolusun
Seni nere koyam benden içeri

O bir dilber dürür yoktur nişanı
Nişan olur mu nişandan içeri

Beni sorma bana bende değilim
Suretim boş yürür dondan içeri

Beni benden alana ermez elim
Kim kadem basa sultandan içeri

Tecelliden nasip erdi kimine
Kiminin maksudu bundan içeri

İLGİLİ MAKALE  En çok paylaşılan ve beğenilen Yılmaz Güney sözleri (Kaynak: soru.com.tr)

Kime didar gününden şule değse
Onun şulesi var günden içeri

Senin aşkın beni benden alıptır
Ne şirin dert bu dermandan içeri

Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat meyvası andan içeri

Dini terk edenin küfürdür işi
Ol ne küfürdür imandan içeri

Unuttum din diyanet kaldı benden
Bu ne mezhep dürür dinden içeri

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman Süleyman’dan içeri

Geçer iken Yunus şeş oldu dosta
Kim kaldı kapıda andan içeri

Beni Bunda Veribiyen

Beni bunda veribiyen bilirim ne işe geldim
Kararım yok bu dünyada giderim yumuşa geldim

Dünyaya çok gelip gittim erenler etegin tuttum
Kudret ününü işittim kaynayuban cuşa geldim

Sert söz ile gönül yıktım od oldum canları yaktım
Sırrımı aleme çaktım bu halka temaşa geldim

Ben oldum İdris-i terzi Şit olduk dokudum bezi
Davut’un görklü avazı ah edip nalişe geldim

Aşık oldum şoy yüze nisar oldum bal ağıza
Nazar kıldım kara göze siyah olup kaşa geldim

Musa oldum Tur’a vardım koç olup kurbana geldim
Ali olup kılıç saldım meydana güreşe geldim

Deniz kenarında ova kuyuya işleyen kova
İsa ağzında ki dua oluban ben işe geldim

Ay olup aleme doğdum bulut olup göğe ağdım
Yağmur olup yere yağdım nur olup güneşe geldim

Kal-ü kilden geçenlere yolda gözün açanlara
Anlayuban seçenlere vaka olup düşe geldim

Benim dertliler dermanı benim ol marifet kanı
Benim Musa-i İmran’ı Tur dağından aşa geldim

Yolum sana oldu durak sebakın söyleyendir Hakk
Yunus Emre dilinde Hak olup dile düşe geldim

Beni İrşad Eden

Ağla gözüm ağla, gülmezem ayruk
Gönül dosta gider, gelmezem ayruk

Ne gam bunda bana, bin gez ölürsem
Anda ölüm olmaz, ölmezem ayruk

Yansın canım, yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım aksın, silmezem ayruk

Göyündüm aşk ile, ta kül olunca
Boyandım rengine, solmazam ayruk

Beni irşat eden mürşid-i kamil
Yeter, bir el almazam ayruk

Varlığım yokluğa denişmişem ben,
Bugün, cana, başa kalmazam ayruk

Fenadan bekaya göç eyler olduk
Yüneldim şol yola, dönmezem ayruk

Muhabbet bahrinin gavvası oldum,
Gerekmez, Ceyhuna dalmazam ayruk

Dilerim fazlından ayırmayasın
Hocam, senden özge sevmezem ayruk

Söyler aşık dilinden bunları Yunus
Eğer aşık isem, ölmezem ayruk

Beni Sorma Bana

Beni sorma bana bende değilem
Suretim boş yürür tondan içeri
Severem ben seni candan içeri
Yolum ütmez bu erkandan içeri

Kesildi takadım dizde derman yok
Bu mezhep imiş dinden içeri
Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içeri

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeri
Nereye bakarsam dopdolusun
Seni kanda koyam benden içeri

O bir dilber dürür yokdur nişanı
Nişan olur mu nişandan içeri
Beni benden alana ermez elim
Kadem kim basa sultandan içeri

Kime didar güninden şule değse
Anun şulesi var günden içeri
Senin aşkın beni benden alıpdır
Ne şirin dert bu dermandan içeri

Dinin terkedenin küfürdür işi
Bu ne küfürdür imandan içeri
Geçeriken Yunus şeş oldu dosta
Ki kaldı kapuda andan içeri

Benim Adım Dertli Dolap

Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim

Ben bir dağın ağacıyım
Ne tatlıyam ne acıyım
Ben Mevla’ya duacıyım
Derdim vardır inilerim

Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevla’ya aşık oldum
Anın için inilerim

Beni bir dağda buldular
Kolum kanadım kırdılar
Dolaba layık gördüler
Derdim vardır inilerim

Dülgerler her yanım yondu
Her azam yerine kondu
Bu imkan Hak’tan geldi
Derdim vardır inilerim

Suyum alçaktan çekerim
Dönüp yükseğe dökerim
Görün beni neler çekerim
Derdim vardır inilerim

Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fani de kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim

Benim Burda Kararım Yok

Benim burda kararım yok
Ben burdan gitmeye geldim
Bezirgânım metaim çok
Alana satmaya geldim

Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi için
Gönüller dost evi için
Gönüller yapmaya geldim

Dost esriği deliliğim
Aşıklar bilir neliğim
Devşiriben ikiliğim
Birliğe yetmeye geldim

O hocamdır ben kuluyum
Dost bahçesi bülbülüyüm
O hocamın bahçesine
Şad olup ötmeye geldim

Burda biliş olan canlar
Orda bilişirler imiş
Bilişi ben hocam ile
Halim arzetmeye geldim

Siz Yunus’tan sorun haber
Dost kanda ise anda var
Haberi gel gör benden al
Ben onu görmeye geldim

Benim Canım Uyanıktır

Benim canım uyanıktır dost yüzüne bakan benim
Hem denize karışmağa ırmak olup akan benim

Irmak gibi ben çağlarım gah gülerim gah ağlarım
Nefsim cigerin dağlarım kibr-ü kini yıkan benim

Kırdım bu nefsin çerisin bir ettim burc-u barusun
Pak eyledim içerisin mülketini yuyan benim

Ben hazrete tuttum yüzüm ol aşk eri açtı gözüm
Gösterdi bana kend-özüm ayet-i küll denen benim

Şah didarın gördüm ayan gümansızım belli beyan
Kafir ola inanmayan ol didara bakan benim

Benim durur bu cümle iş hikmet ile bu yaz-ı kış
Ben bilirim yad-u biliş ırılmazsız duran benim

Bu cümle canda oynayan damarlarında kaynayan
Külli lisanda söyleyen külli dili diyen benim

Nemrud od’un İbrahim’e ben bağ-u bostan eyledim
Küfür yüzünden doğuban yine od’u yakan benim

Ol Hallac-ı Mansur ile söyler idim Ene’l Hakk’ı
Hem yine onun boynuna dar urganın takan benim

Ol Hak Habibi Mustafa Mirac’a edecek sefer
Ol dem canım fikr eyledim ol sırrını duyan benim

Şimdi adım Yunus durur ol demde İsmail idi
Ol dost için Arafat’a kurban olup çıkan benim

İLGİLİ MAKALE  Abdurrahim Karakoç şiirleri

Bu çarh benim hükmümdedir her kanda ben oturmuşum
Mülk benimdir hükm-ederim yapan benim yıkan benim

Sa’d benim Said benim Yunus dahi benimledir
İlm-i ledündür üstadım ol esrarı duyan benim

Benim Gönlüm Gözüm

Benim gönlüm gözüm aşktan doludur
Dilim söyler yari yüzüm suludur

Öd ağacı gibi yanar vücudum
Tütünüm göklere seher yelidir

Çokal cevşen bu aşk oduna döymez
Oku cana batar katı yalıdır

Senin aşkın deniz ben bir balıcak
Balık sudan çıka hemen ölüdür

Okurum şahımı kendi dilimce
Şahım aydur bana her-dem geli dur

Seni sevenlerin ola mı aklı
Bir dem uslu ise her dem delidir

Yunus sen Tabduk’a kılgıl dualar
Aşıklar meydanı Arş’dan uludur

Benim Sahip-kıran Devran

Benim sahip-kıran devran benimdir
Benim key pehlivan meydan benimdir

Haramiden benim korkum kayım yok
Bu zor-u bu kuvvet Hakk’tan benimdir

Ebu Bekir-ü Ömer ol din ulusu
Aliyy-i Murteza Osman benimdir

Topu kim alısar çevgahımızdan
Bu çevgan top ile meydan benimdir

Bana gelsin yoksul olan bay ola
Bu mal-u sermaye dükkan benimdir

Hasan’dır cismim içre nur-i iman
Hüseyn-i sahibü’l irfan benimdir

Yunus’um ben Yunus iş bu cihanda
Benim sultan kulu sultan benimdir

Bilenlere Sormak Gerek

Bilenlere sormak gerek bu tendeki can neymiş
Can hod Hak’ın kudretidir damarda ki kan neymiş

Fikir yumuş oğlanıdır endişe kaygı kanidir
Bu ah-u vah aşk donudur taht oturan han neymiş

Şükür onun birliğine yok iken uş var eyledi
Çünkü asıldan biz yoğuz mülk-ü hunuman neymiş

Çalap veribdi bizi var dünyayı görün diye
Bu dünya hod baki değil mülke Süleyman neymiş

Sorun Taptuklu Yunus’a bu dünyadan ne anladı
Bu dünyanın kararı yok sen neymiş ben neymiş

Bilmediler

Hakiykatin ma’nisin şerh ile bilmediler
Erenler bu dirliği riye dirilmediler

Hakiykat bir denizdir şeriattır gemisi
Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar

Bular geldi tapıya şeriat tuttu durur
İçeri giribeni ne varın bilmediler

Dört kitabı şerh eden asıdır hakıykatte
Zira tevsir okuyup ma’nisin bilmediler

Yunus adın sadıktır bu yola geldin ise
Adın değşirmeyenler bu yola gelmediler.

Bir Ay Gördüm Bu Gece

Bir ay gördüm bu gece kamu burçlardan yüce
Esritti gönlüm canım bilmezim halim nice

Ol ayın şulesinden âlem münevver oldu
Sanasın kim açıldı uçmaktan bir deriçe

Ol Muhammed nurudur Halilullah sırrıdır
Gönlümdeki çırağı yandırdı Ulu Hoca

Müddei bizi görmez gözüne girersevüz
Gerekse yüz kez varsın Kabe’ye ulu hacca

Âşıkların sözünden kan yaş akar gözünden
Bülbüller söyleşicek nöbet değmez turaca

Kur’ağacı n’ederler kesip oda yakarlar
Her kim âşık olmadı benzer kuru ağaca

Yunus’u öğen öğsün söğenler dahi söğsün
Aşk ile yola geldik yanalım erte gece

Bir Kararda Durmayalım

Bir nazarda kalmayalım
Gel dosta gidelim gönül
Hasret ile ölmeyelim
Gel dosta gidelim gönül

Kulaguz ol gel sen bana
Günilelüm dosttan yana
Bakmayalım önden sona
Gel dosta gidelim gönül

Ölüm haberi gelmeden
Ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan
Gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim can turmadın
Surat terkini urmadın
Araya düşman girmedin
Gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim kalma ırak
Dost için kılalım yarak
Şeyhün katındadır durak
Gel dosta gidelim gönül

Terk edelim ili şarı
Dost için kılalım zarı
Ele götürelim yarı
Gel dosta gidelim gönül

Bu dünyaya kalmayalım
Fanidar aldanmayalım
Biriken ayrılmayalım
Gel dosta gidelim gönül

Biz bu cihandan geçelim
Ol dost iline uçalım
Arzu hevadan geçelim
Gel dosta gidelim gönül

Bu dünya olmaz payidar
Aç gözünü canın uyar
Gel ol bana yoldaşı yar
Gel dosta gidelim gönül

Gerçek erene varalım
Yarin haberin soralım
Yunus Emre’yi alalım
Gel dosta gidelim gönül

Bir Kez Gönül Yıktın İse

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil

Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hakk’ı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil

Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil

Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil

Bir Sakiden İçtik Şarap

Bir sakiden içtik şarap arştan yüce meyhanesi
Ol sakinin mestleriyiz canlar anın peymanesi

Aşk odına yananların külli vücudu nâr olur
Ol od bir oda benzemez hiç belirmez zebanesi

Bu meclisin mestlerinin Enelhak olur demleri
Yüz hallac-ı Mansur gibi anın kemin divanesi

Ol meclis kim bizde vardır anda ciğer kebap olur
Ol şem’a kim bizde yanar ay ü güneş pervanesi

Ol meclisin sermestleri şol Şah-ı Edhem gibidir
Belh şehrince yüz bin ola her köşede viranesi

Yunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil
Bilmez misin cahillerin nice geçer zemanesi

Birgün

Vaktinize hazır olun,
Ecel varır gelir Birgün
Emanettir kuşa canın
Sahib vardır alır birgün

Nice bin kerre kaçarsın
yedi deryalar geçersin
pervaz vuruban kaçarsın
Ecel seni bulur birgün

iş bu meclie gelmeyen
anıp nasihat almayan
eliften bayı bilmeyen
okur kişi olur birgün

tutmaz olur tutan eller
çürür şu söyleyen diller
sevip kazandıgın mallar
varislere kalır birgün

Yunus sözün bunu söyler
aşkın Deryasını boylar
Şu yüce köşkler saraylar
Viran olur kalır Bİrgün!